Doğu-Batı Medeniyetinin, 2150 m. yükseklikte muhteşem bir
piramitteki kesişme noktası, dünyanın sekizinci harikası
Nemrut. Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici
heykelleriyle, metrelerce uzunluktaki
kitabeleriyle,
Unesco Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır. İki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2150 m. yükseklikte izleyen
dev heykellerin sırrının çözülmesi için
Kommagene Uygarlığı‘ nın keşfine gitmek gerekir.
Osmanlı İmparatorluğu’ nda askeri danışman olarak görev yapan ve tarihi eserlere ilgi duyan Alman subay
Helmut Von Moltke, 1838′ de bölgedeki araştırmaları sırasında bölgedeki
tarihi kalıntılar hakkında bilgi verdiği “Türkiye’ deki Durum ve Olaylar Hakkında Mektuplar” adlı kitabında nedense
Nemrut Dağı‘ ndaki
heykellerden söz etmemiştir.
Nemrut Dağı‘ nın zirvesindeki eserlerden ilk söz eden ve bunların
Asurlular‘ dan kalma olduğunu tahmin eden, 1881′ de Diyarbakır’ da yol yapım işlerinde görevli Alman Mühendis
Karl Sester‘ dir.
Sester‘ in verdiği bilgiler doğrultusunda Kraliyet Akademisi tarafından araştırma yapmak üzere bölgeye gönderilen genç bilim adamı
Otto Punchtein başkanlığındaki ekip,
Nemrut Dağı‘ nın tepesindeki
tümülüs ve
tümülüsün doğu ve batı yanlarında oluşturulmuş teraslar üzerindeki devasa
heykeller ve çeşitli kabartmalardan oluşan eserler üzerinde çalışır.
Uzun çalışmalar sonunda
Grekçe yazılı kitabeyi çözen
Punchstein, bu
eserlerin
Kommagene Uygarlığı‘ na ait olduğunu ve
Kommagene Kralı 1. Antiochos tarafından yaptırıldığını keşfeder.
Antiochos‘ un ağzından yazılan
kitabe,
Nemrud Dağı‘ nın sırrını ve
Antiochos‘ un yasalarını içermektedir.
Daha sonra Alman Mühendis
Karl Humann ve
İstanbul Arkeoloji Müzesi’ nin kurucusu
Osman Hamdi Bey‘ in de katıldığı
Nemrut Dağı çalışmaları 1953′ ten 80′ li yıllara kadar Amerika’ lı
Arkeolog Theresa Goell ve
Friedrich Karl Dörner ve 1986 yılından itibaren,
Dörner‘ in öğrencisi
Sencer Şahin tarafından sürdürülmüştür.
Kommagene Uygarlığı‘ nın ortaya çıkmasını sağlayan kazılar,
Nemrut Dağı‘ ndan başka
Arsameia,
Samsat ve
Fırat Havzası’ nda gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkartılan taşınabilir
eserler
müzelerde, geri kalanları da
Milli Park Alanı içerisinde korumaya alınmıştır.
Kommagene KrallığıYunanca “
Genler Topluluğu” anlamına gelen
Kommagene, ismiyle bağdaşırcasına,
Grek ve
Pers Uygarlıkları’ nın
inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallıktır.
Toros Dağları’ ndaki çeşitli yolların birleştiği noktada bulunan
antik Kommagene Krallığı,
Suriye’ in Kuzeyi, Hatay Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat
Nehri’ nin çevrelediği verimli topraklarda yer almıştır. Tarıma ve
hayvancılığa elverişli ve ekonomik önemi yüksek sedir ağacı ormanlarını
barındıran
Kommagene topraklarının, ilk çağlardan beri yerleşim
alanı olarak kullanıldığı civardaki mağara ve arkeolojik buluntulardan
anlaşılmaktadır.
İ.Ö. 2000 yılının ortalarında
Hitit İmparatorluğu’ nun egemenliği altına girdiği tahmin edilen
Kommagene yöresi’nde
Kommagene Krallığı‘ nın öncesi kabul edilen
Kummuh Krallığı‘ nın olduğu ve
Kummuh‘ un İ.Ö. 711′ lerde
Asurlular, İ.Ö. 605 ‘te de
Babilliler tarafından fethedildiği anlaşılmaktadır. İ.Ö. 6. Yüzyılın sonlarına doğru
Kommagene toprakları Pers İmparatorluğu’ nun eline geçmiştir. İ.Ö. 323′ te
Kommagene Bölgesinin idaresi Grek-Makedon yöneticilerin eline geçmiştir.
Antik dünyanın küçük ancak güçlü ülkesi
Kommagene, baba tarafı Pers Kralları’ ndan “Krallar Kralı olarak anılan
Darius‘
a ile, anne tarafı Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akraba olan
bir prensin oğlu Mithridates Kallinikos tarafından, İ.Ö. 109 yılında
bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur.
Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip
Kommagene‘ liler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan
Mithridates Kallinikos,
tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış
içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar
yaptırmıştır.
Nemrut Dağı ve iki
Arsameia şehrindeki kült yapılarıyla
Kommagene Kralları‘nın en ünlüsü olan
1. Antiochos devri (İ.Ö. 69-38) krallığın en müreffeh dönemdir. Kendi mezarını
Nemrut Dağı‘ nın zirvesine, babası
Mithridates 1. Kallinikos‘ un mezarını ise
Arsameia‘ da Eski Kahta Çayının kenarına yaptıran
1. Antiochos, krallığını ekonomik ve kültürel yönden en üst seviyeye çıkartmıştır.
1. Antiochos‘ tan sonra
Kommagene Krallığı‘nın parlak dönemleri, halefleri tarafından devam ettirilemez ve İ.S. 29 yılından itibaren
Kommagene Kralları Roma tarafından atanır. İ.S. 72′ de Romalılar’ ın
Kommagene‘ yi istila etmesiyle 200 yıllık krallığın bağımsızlığı tamamen sona erer ve bu tarihten sonra
Kommagene toprakları Suriye’ nin parçası olarak tarihteki yerini alır.
Nemrut Dağı TümbülüsüNemrut Dağı, Adıyaman’ ın 86 km. doğusunda Kahta ilçesinin
Karadut köyünde, dünyanın sekizinci harikası olarak tanınan, tepesinde
küçük kırma taşların yığılmasıyla oluşturulmuş konik bir
tümülüsün bulunduğu, 2150 m. yükseklikte, görkemli bir
kültür ve turizm merkezidir. İ.Ö. 1. Yüzyıla tarihlenen ve orijinali 55 m. olan
tümülüsün bugünkü yüksekliği 50 m., çapı 150 metredir. Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede,
Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir
tümülüs ve
tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa ettirmiştir.
Tümülüs,
Kral 1. Antiochos‘ un şerefine tertiplenen törenlere mahsus 3 terasla çevrilidir.
Doğu, batı ve kuzey terasları olarak adlandırılan bu alanlardan
doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma
taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde
muhteşem
heykeller,
kabartmalar ve
yazıtlar bulunmaktadır.
Heykeller,
bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur.
Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi
olan kartal ise göksel gücü sembolize eder. Heykeller her iki tarafta
da şu şekilde sıralanmıştır:
Kral 1. Antiochos (
Theos);
Fortuna (
Theichye-Kommagene-Tanrıça)
Zeus (
Oromasdes);
Apollo (
Mithras-Helios-Hermes),
Herakles (
Ares-Artagnes).
Kült yazıtlarında anne tarafından Büyük İskender’ den (Yunan-Makedonya)
baba tarafından ise, Darieos’ dan (Pers) geldiğini ifade eden
Antiochos, atalarından gelen bu etnik farklılığı birleştirerek, kültür zenginliği haline dönüştürmenin göstergesi olarak
tanrı heykellerinin yüzünü doğuya ve batıya çevirmiştir. Zaten tanrı heykellerinin isimleri de hem Grek, hem de Pers dili ile ifade edilmiştir.
Doğu TerasıKommagene ülkesinde güneşin doğuşunu ilk gören yer olan doğu terasına sert kayalardan oyulmuş merdivenli yollardan çıkılır.
Doğu terası; tanrılar galerisi, atalar galerisi ve sunaktan oluşur. Tanrılar galerisindeki devasa
tanrı heykelleri anıt mezara sırtını dönmüş biçimde sıralanmıştır.
Tanrılar galerisinin 5
heykelinden biri olan
Antiochos, güney uçta ilk sırada yer almaktadır. Kendisini tanrılarla aynı kategoride gören
Antiochos heykelini bu sıralamaya dahil etmiştir. 2. Heykel
Kommagene-Fortuna Latincede şans, uğur, bereket anlamındadır.
Heykeller arasında en uzun olan 3. Heykel
Zeus-
Oromasdes, Tanrılar tanrısı
Kronos‘ un oğlu, baş tanrı ve gökler hakimidir. 4. Heykel
Apollon-
Mithras, Anadolu mitolojisinde baş tanrı
Zeus‘ un oğlu olup ışık ve güneş tanrısıdır. Kuvvet ve kudretin sembolü olan
Herakles Anadolu’ da Herkül adıyla anılır.
Heykellerin her iki yanında içte yer alan göksel gücün temsilcisi
kartal ve yanında duran aslan daima tanrıların ve kralların yanında
onlara bekçilik etmektedir.
Kuzey TerasıBurası batı ve doğu teraslarını birbirine bağlayan 100 metre
uzunluğunda bir tören yoludur. 80 metre uzunluğunda tamamlanmamış stel
kaideleri bulunur.
Batı TerasıMuhteşem bir gün batımının izlenebildiği ,
Doğu terasına benzer şekilde yapılmış batı terasında, tanrılar galerisindeki heykel sıralaması ve
heykellerin arkasındaki kült yazısı bazı detaylar hariç aynıdır.
Doğu terasından farklı olarak, tanrılar galerisinin kuzey ucunda, dördünde Kral
Antiochos‘
un tanrılarla selamlaşması, diğerinde aslan figürü bulunan, kumtaşından
yapılmış 5 kabartma (rölyef) bulunmaktadır. Aslan horoskop olarak
bilinen kabartma, 25000 yılda bir meydana gelen astrolojik bir olayın
sembolize edilmiş halidir.
Doğu ve Batı terasın her ikisinde de tanrı
heykellerinin tahtlarını oluşturan taş blokların arkasında Grek harfleriyle yazılmış 237 satırlık uzun bir kült yazıtı
Nomos bulunmaktadır.